28 Aralık 2009 Pazartesi

Turşucuk

Ufacık tefecik içi dopdolu bir haftasonuydu.
Önce sevgilimin doğum günü, sonra bir düğün...
Eğlencesi bol haftasonu fotoları çok yakında :)

25 Aralık 2009 Cuma

Yeni Yıl

İlk el emeği yılbaşı hediyelerimi gururla sunarım,












Kırmızı havluların kenarlarına minik çam ağacı düğmelerimi dikip kurdelelerle süsledim oldu bitti. Oldu bitti ama dün akşamdan beri "yaa ne güzel yaptım aferim bana ellerime sağlık" diye sayıklıyorum...

15 Aralık 2009 Salı

Tatlı Telaş

Evlilik hazırlığındaki herkes "tatlı telaş bunlar" der hep. Acaba tüm telaşlar bitince ben de mi böyle düşüneceğim?
Bu günlerde
Düğün yeri teklifleri,
Gelinlik modelleri,
Nikah davetiyeleri çeşitleri,
Mobilya seçenekleri,
Nikah şekeri modelleri
Bütçeyi en iyi şekilde yönetebilmek için en ucuzunu en güzelini araştırma telaşı ile kafayı yeme raddesine geldim.
Gelinlik içine en zayıf halimle girebilmek için girdiğim diyette cabası.

11 Aralık 2009 Cuma

Cevap...

Uyumakla geçer mi kırgınlıklar? Ya da "kıgınlıklar geçer mi?"
Bir kız çocuğu babası tarafından gözden çıkartıldığında, o hesap çabuk kapanır mı?
Hep eğlenceli şeyler yapmak istemek hayatın kolayına kaçmak mı?
Sevgilini üzmemek bir fedakarlık mı?
Sorunsuzca evliliğe giden bir ilişki lütuf mu? Ve bu, herşeyin önüne gelmesi mi?

Ve uzayıp giden daha bir sürü soru

Bunların çoğunun cevabının "hiç birşeye tutunamamak" olduğunu öğrendim ben dün gece.

Uyudum ama "çok kırgınım"

2 Aralık 2009 Çarşamba

Annem'e




Bugün biricik annişimin doğum günüydü. Unuttuğumu sandı. Abim arayıp kutlamış, ben akşam ki sürpriz partiyi düşünerek unutmuş gibi davrandım. "Çok bozuldum ben sana unuttun sandım, zaten 6 ayı kaldı şu evde ama o çoktan bırakıp gitmiş beni diye düşündüm" dedi. Öyle üzüldüm ki... "Abin unutsa o kadar bozulmazdım ama sana daha bir hassasım ben şimdi" dedi birde üstüne.
Unutur muyum hiç? Mümkün mü? Beni ben yapan sensin. Hem annem hem babamsın sen. 9 senedir herşeyimsin, bazen kız kardeşim, bazen küçük yaramaz kız çocuğum , ama en çok ANNEM. Beni korumaya çalışan, hayatı öğrenmem için tecrübe etmeme göz yuman, korktuğumda yatağını kocaman kız olmama aldırmdan bana açan, hala bana "akşam yatmak bilmiyorsun sabah kalkmak bilmiyorsun" diyen, hafta sonları sabah 8de kahvaltıya çağıran (ki en favorim bu benim ) :) soğanı sarımsağı "kokmaz kokmaz ye vitamin onlar" diyerek bana yedirmeye çalışan, sigara içtiğim için kahrolan ama elinden sigarasını düşürmeyen, bir yeri ağrısa üzülmeyelim diye söylemeyen , cep telefonunu duymayan ben duymayınca merak eden, kocaman yüreğini benim ve abimin sevgisiyle ağzına kadar dolduran annemi nasıl unuturum ben?


1 Aralık 2009 Salı

Kalbim Ege'de Kaldı...

Nerelerdeydim?
Öyle güzel bir yerdeydim ki ruhumun yarısı orada kaldı. Yoksa tamamı mı demeli? Acaba hiç dönmemiş olabilir miyim? Belkide :)))


Martılarla beraber çıktık yola. Onları beslemek bile bir başkaydı eldeki simitle,



Köpürte köpürte götürdü bizi gemi ruhumu bıraktığım o yere,



Sonrada kucak açtı bütün güzelliğiyle, "huzurun kollarına bırakın kendinizi" dedi fısıldayarak.



Bütün oksijeni içime çekebilirmiyim acaba diye düşündüm, içime çekersem hepsini, buraya ait olabilir miyim dedim sonsuza kadar... Yanımda sevgilimle ne güzel olurdu bu masalda kalsam...

Buraya rastladım,



Girip eski kitapları kokladım burda. Komik gözüktüm yanımdakilere, aldırmadan dokundum sırayla. Hayal kurdum. Burası benim olsa, sabahtan akşama kadar otursam okusam, arada bir göz ucuyla sokağın köşesindeki şu kurumuş yapraklara takılsa gözüm dedim.



Sonra doğanın içinde bana göz kırptığını hayal ettiğim şu mantarı gördüm. Hem göz kırpıp hem gülüyordu bana "ben burdayım ben burdayım gördün mü bak burdayım" diyordu coşkuyla.



Kahvenin tadı bile başkaydı yanında üzüm likörü ile. Yine yudumluyorum ama aynı değil biliyorum.















Sonuç olarak, nereye koşacağını şaşırmış bir kız çocuğuydum ben orada. Mutlu , huzurlu ve en önemlisi aşık...